Beynimizdeki “ödül kimyası” olarak bilinen dopamin, motivasyonumuzun, keyif almamızın ve harekete geçmemizin görünmez ama güçlü molekülü.
Ancak dopaminin kaynağı ve kalitesi, hayatımızın kalitesini doğrudan etkiliyor.
Klinik Psikolog, Psikoterapist Dr.
Yasemin Meriç Kazdal yazdı.
Dopamin…Beynimizin “ödül kimyası”…Motivasyonumuzun, keyif almamızın, zevk duyup harekete geçmemizin ardındaki görünmez ama güçlü molekül.
Halk arasında “mutluluk hormonu” olarak bilinse de, dopamin sadece mutlulukla değil, tatmin ve anlam duygusuyla da yakından ilişkilidir.
Ancak burada önemli bir fark var:Tatmin ile tatmin taklidi arasında büyük bir uçurum vardır.
Sırf “ucuz” diye alınan kalitesiz bir ürün, kısa vadede ihtiyacı karşılıyor gibi görünür ama uzun vadede daha çok para, daha çok zaman, daha çok pişmanlık gerektirir.
Tıpkı dopaminin kalitesiz kaynaklarla elde edilmesi gibi…Anlık hazlarla dopamin patlamaları yaşamak kolaydır.
Ama bu kolaylık, bize sağlıklı ve dengeli bir hayat sunmaz.
Aksine, bağımlılıkların, duygusal dengesizliklerin ve psikolojik yıpranmanın kapısını aralar.
Aşağıdaki davranışlar dopamin seviyesini hızla yükseltse de, kısa sürede çöküşe ve bağımlılık döngüsüne neden olabilir: Alkol Sosyal medyada ekran kaydırmak (doomscrolling) Şekerli yiyecekler Nikotin ve tütün ürünleri Kontrolsüz alışveriş Bilgisayar ve telefon oyunları Porno Uyuşturucu ve uyarıcı maddeler Bu davranışlar ilk başta “iyi hissettirme” vaadiyle gelir.
Ama bir noktadan sonra, birey artık haz almak için değil, kötü hissetmemek için aynı davranışlara geri döner.
Dopamin düzeyinin uzun süre düşük olması, hem beden hem zihin üzerinde belirgin etkiler yaratır: Anksiyete ve panik hali Depresif duygudurum Uyku bozuklukları Kas kasılmaları ve titremeler Cinsel isteksizlik Kiloda ani değişimler Gerçeklik algısında bozulmalar (halüsinasyonlar) Bu semptomlardan kurtulmak için birey, daha önce dopamin yükselttiğini bildiği davranışlara geri döner.
Ancak artık aynı haz için daha fazlasına ihtiyaç duyar. Ve bu, bağımlılığın tam tanımıdır.
Dopaminin fazlası da azı kadar zararlıdır.
Uzun süreli ve kontrolsüz dopamin artışları şunlara yol açabilir: Ani öfke patlamaları ve coşku Dürtüsel davranışlar ve kararlar Uyku düzeninde bozulmalar Cinsellikte artış Aşırı odaklanma ve kontrol ihtiyacı Rekabetçi ve saldırgan tutumla Dopamin seviyesindeki dalgalanmalar, zamanla şizofreni, majör depresyon, anksiyete bozukluğu ve dikkat eksikliği gibi psikiyatrik rahatsızlıklarla ilişkilendirilebilir.
Dopamini tamamen kesmek değil, kaliteli kaynaklardan elde etmeyi öğrenmek sağlıklı yaşamın anahtarıdır.
Nitelikli ve sürdürülebilir dopamin üretimi, bedensel ve ruhsal dengeyi destekler. İşte bazı etkili yollar: Kaliteli Dopamin Kaynakları: Gün ışığında yürüyüş yapmak, doğayla temas kurmak Meditasyon, yoga ya da nefes egzersizleri Müzik dinlemek, resim yapmak, kitap okumak Hayvanlarla vakit geçirmek Yemek yapmak Spor yapmak Hedef belirleyip küçük adımlar atmak Rahatlatıcı bir duş almak Üretmek, öğrenmek, katkı sunmak Bu aktiviteler, anı yaşama becerisi geliştirirken aynı zamanda zihni doğal yoldan ödüllendirir.
Günümüz dünyası bize her şeyi “hemen şimdi” sunmayı vaat ediyor.
Ama gerçek haz, sabır ister.
Doyum, derinlik ister.
Kaliteli yaşam ise uyanıklık, seçim ve niyet ister.
Dopamin bedava değil, ama değerli.
Onu nereden ve nasıl aldığınız, kim olduğunuzu ve nasıl yaşadığınızı belirler.
Peki siz, dopamininizi nereden alıyorsunuz?
TERS PİRAMİT