7 Mayıs 1986 Haldun Taner ’in 39 yıl önce aramızdan ayrıldığı tarih.
Aslında aramızdan ayrılmış sayılmaz.
Oyunlarıyla, öyküleriyle, denemeleriyle, eleştirileriyle her zaman yanımızda. Çağdaş tiyatromuzun bir büyük ustası.
Sanat ve özgürlük onun çalışmalarının değişmez mottosu.
Baskı ve sansür karşıtı, özgürlükten yana duruşuyla dünyamıza boyut katan bir “has insan” eğitmen, yazar, yorumcu...
O GÜNLERDEN BUGÜNLERE BAKIŞ Haldun Bey’in Nisan 1955 tarihli “Oyun” dergisinde söyledikleri günümüze de bir sesleniş. 1960’lara ve bugünlere bir gönderme.
O yıllarda yaşanan özel tiyatrolar hareketi; politik tiyatronun filizlenmesi.
Epik tiyatro, kabare tiyatrosu rüzgârları...
Toplumcu oyunların ülkenin tiyatro yaşamına bambaşka bir boyut katması...
Bugün de özel tiyatrolar dünyasında yaşanan bir farklı patlama, mücadele, direniş...
Sanki o günlerden bugünlere kapsayıcı bir bakışı yansıtıyor Taner’in sözleri: “Bugün de tiyatro alanında hasis düşünceler, mıymıntı menfaatler, yaranma gayretleri at oynatmada.
Demokrasi devrindeyiz diye kendimizi inandırmaya çalışmamıza rağmen bugün de hâlâ, astığı astık kestiği kestik bazı zorba idare amirleri sahne repertuvarına karakuşi müdahaleler yapabilmekte.
Ama bunların yanında tiyatroyu bir kültür davası olarak ele almış, kafası işleyen (...) enerjik ve uyanık, bir gençlik kitlesi daha iddialı ve uyanık, daha özlü bir tiyatro seviyesinin yurda yerleşmesi için ilk emeklemelerini yapıyor.” Haldun Taner’in tiyatroda baskı ve sansür üzerine 29 Ocak 1962 tarihlinde Kent Oyuncuları dergisine yazdığı “Sansür Üzerine” başlıklı yazısı da sözde demokrasilerde sanat düşmanlığının sanatın toplumları uyarıcı niteliğinden kaynaklandığına vurgu yapar.
Defalarca okunması, okutulması gerekli uzun bir yazıdan kısacık bir alıntı: “(...) Zaafını, hasta bencilliğini, hiçbir esasa dayanmayan böbürünü korumak, hem maskelemek için zora başvuran bu yaratıklar, akıldan çok duyu ile hareket ederler.
Sade politikada değil, düşünce ve ahlak alanında da bütün ulusa kendi sınırlı değer ölçülerini dikta ederler.
Gayrısına tahammülleri yoktur...” ‘BİR ADA ARIYORUM’ Geçtiğimiz aylarda YKY’den çıkan “Bir Ada Arıyorum: Haldun Taner Güldestesi” Halil Tekiner ve Demet Taner ’in üç bölümden oluşan ortak çalışması.
Haldun Taner’in düzyazılarından, öykülerinden ve tiyatro eserlerinden oluşuyor. “Önsöz” de Demet Taner bu değerli çalışmanın amacını şu sözlerle dile getiriyor. “Kitabı hazırlarken üzerinde titizlikle durduğum nokta, seçilen cümlelerin Haldun Taner gibi çok yönlü birikime sahip bir yazarın kişiliğini, yaşam görüşünü, entelektüel derinliğini, insanlara, topluma ve doğaya olan yaklaşımını, insan haklarına duyduğu saygıyı, demokrasiye olan inancını, yazarlık ahlakına verdiği önemi ve her türlü sansür ile ayrımcılığa karşı tutumunu doğru yansıtabilmesini sağlamaktı...” Ve bu kitap kapsamında, Haldun Taner’in 1983 yılından bir zarif seslenişine dönüyorum yüzümü.
Bir kez daha saygıyla, sevgiyle selam ediyorum: “Bir ada arıyorum.
Sen ben kavgasından uzak. İnce hesaplardan.
Bir ada ki ona gelen unutsa adını, mesleğini, bencil ihtiraslarını.
Soyunsa kinlerinden, hasetlerinden bir bir.
Yeterince yer olduğundan kelli güneşin altında, denizde ve kıyıda, kimsenin gözü olmasa başkalarının yerinde.
Uzanıp düşünmemek, sadece yaşamak tadı ile yetinip bıraksa kendini kendine ...”
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/dikmen-gurun/haldun-taner-ustamiza-selam-2400268
ters piramit